Yaşanılanlar kolay anlatılır da yaşanamayanlar? Bir umut içinde nasıl da anlatılır öyle. Hayal olur onların adı da. Tüm hayal gücüyle anlatılır yaşanamayanlar. Keşkelerle anlatılır, neyselerle biter, nedeni bilinmez işte. Neyse denir de yaşamakta istenilir aslında. Hayal demektense yaşanamayanlara, geçmiş zamanla çekimlenmesi daha mantıklı gelir hep, öyle olmaması da asıl sorundur. Yaşamak güzel ama yaşayamamak çok kötü işte. Tam yaşayacakken köşeden dönmek… Söylemek bile acı veriyor insana. Şimdi düşünüyorum da yaşamak istediğim fakat yaşayamadığım her şeyi hayalim olarak anlatıyorum istemsizce. Ne güzel bir hayal gücün var diyorlar, şaşıyorum. Meğer bu kadar imkânsızmış yaşayamadıklarım. Yazıyorum sayfalarca, okuyorum sonra herkese… Çok yetenliklisin diyorlar. Ama diyorum yaşayacaktım ben bunları. Diyemiyorum aslında. Desem de anlamayacaklar zaten. İçimi bunaltan o soruyu soracaklar’’niye?’’. Anlatamam ki kimseye. Laf anlatmakla, kendimi savunmakla, insanların düşüncelerine karşı çıkmakla hiçbir şey olmayacağını çoktan anladım çünkü. Anlatabiliyor muyum? Sadece zaman kaybı, ömür tüketimi işte. Ömrün tükenir, biter, gider de insanlara laf anlatmak bitmez. Keşke anlatılanı anlasalar tabii, anlasalar beni. Kendi aptalca fikirlerinden bir an için vazgeçseler. Düşünerek dinleseler keşke. Tek olan pencerelerini bine çıkarsalar. Öylesine geçiştirmeseler. Tek görüş olmasalar. Etraftakileri eleştirmeseler. Normal olan insanların yaptığı gibi aynanın karşısında kendilerini eleştirseler de düzelseler keşke. Tek olan pencerelerinin önüne yanlışlıkla denk gelen o insanlara acısalar keşke. Kendilerini kral sanmasalar. Tek olmasalar, çok konuşmasalar. Akıllarındaki fikirleri biraz değiştirmeye çalışsalar. Mantıklı olsalar. Kullanamadıkları o mantığı bir an için kullansalar. Kullanmadıkça çürür de farkına bile varamazlar. Keşke dinleseler beni, keşke okuyabilsem bu yazdıklarımı, keşke okusam da bir yararı olsa bu soyu tükenemeyen, tek pencereli insanlara. Keşke değişseler onlarda. Keşke ben de hiçbir sorunum olmadan yaşabilsem. Herkese sesimi duyurabilsem. Keşke beni de sevse herkes. Keşke yazabildiğim kadar konuşabilsem. İlkleri yapsam keşke, tek olsam. Keşke karnem kadar düzgün olsam mesela. Derler ya hanii.. Parmakla gösterseler beni. Güzel olsam, zeki olduğum kadar. Keşke yıllar sonra, daha önce yazdığım yazının tüm keşkelerini gerçekleştirebildim desem. Neyse, henüz 13 yaşındayım sadece.
İNTİKAM
Beğenmediğim sonu, siler baştan yazarım.
Twitter: @iremkucukcongar
8 Haziran 2012 Cuma
Ulaşamamak Kadar...
Yaşanılanlar kolay anlatılır da yaşanamayanlar? Bir umut içinde nasıl da anlatılır öyle. Hayal olur onların adı da. Tüm hayal gücüyle anlatılır yaşanamayanlar. Keşkelerle anlatılır, neyselerle biter, nedeni bilinmez işte. Neyse denir de yaşamakta istenilir aslında. Hayal demektense yaşanamayanlara, geçmiş zamanla çekimlenmesi daha mantıklı gelir hep, öyle olmaması da asıl sorundur. Yaşamak güzel ama yaşayamamak çok kötü işte. Tam yaşayacakken köşeden dönmek… Söylemek bile acı veriyor insana. Şimdi düşünüyorum da yaşamak istediğim fakat yaşayamadığım her şeyi hayalim olarak anlatıyorum istemsizce. Ne güzel bir hayal gücün var diyorlar, şaşıyorum. Meğer bu kadar imkânsızmış yaşayamadıklarım. Yazıyorum sayfalarca, okuyorum sonra herkese… Çok yetenliklisin diyorlar. Ama diyorum yaşayacaktım ben bunları. Diyemiyorum aslında. Desem de anlamayacaklar zaten. İçimi bunaltan o soruyu soracaklar’’niye?’’. Anlatamam ki kimseye. Laf anlatmakla, kendimi savunmakla, insanların düşüncelerine karşı çıkmakla hiçbir şey olmayacağını çoktan anladım çünkü. Anlatabiliyor muyum? Sadece zaman kaybı, ömür tüketimi işte. Ömrün tükenir, biter, gider de insanlara laf anlatmak bitmez. Keşke anlatılanı anlasalar tabii, anlasalar beni. Kendi aptalca fikirlerinden bir an için vazgeçseler. Düşünerek dinleseler keşke. Tek olan pencerelerini bine çıkarsalar. Öylesine geçiştirmeseler. Tek görüş olmasalar. Etraftakileri eleştirmeseler. Normal olan insanların yaptığı gibi aynanın karşısında kendilerini eleştirseler de düzelseler keşke. Tek olan pencerelerinin önüne yanlışlıkla denk gelen o insanlara acısalar keşke. Kendilerini kral sanmasalar. Tek olmasalar, çok konuşmasalar. Akıllarındaki fikirleri biraz değiştirmeye çalışsalar. Mantıklı olsalar. Kullanamadıkları o mantığı bir an için kullansalar. Kullanmadıkça çürür de farkına bile varamazlar. Keşke dinleseler beni, keşke okuyabilsem bu yazdıklarımı, keşke okusam da bir yararı olsa bu soyu tükenemeyen, tek pencereli insanlara. Keşke değişseler onlarda. Keşke ben de hiçbir sorunum olmadan yaşabilsem. Herkese sesimi duyurabilsem. Keşke beni de sevse herkes. Keşke yazabildiğim kadar konuşabilsem. İlkleri yapsam keşke, tek olsam. Keşke karnem kadar düzgün olsam mesela. Derler ya hanii.. Parmakla gösterseler beni. Güzel olsam, zeki olduğum kadar. Keşke yıllar sonra, daha önce yazdığım yazının tüm keşkelerini gerçekleştirebildim desem. Neyse, henüz 13 yaşındayım sadece.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
çok farklı bakış açıların var :)